GÜNEŞ DURU
İLİŞKİ - EVLİLİK PSİKOLOJİSİ
İLİŞKİ VE EVLİLİK PSİKOLOJİSİ
Bilinçaltına İşleyen Temel Gerçekler
1. Bilinçaltı, huzurdan ziyade alışılmış olanı tercih eder.
Çocuklukta sevgisiz bir ortamda büyüyen birey, evlilikte de sevgisiz ilişkiyi “normal” olarak algılayabilir.
2. İlişkiler, geçmiş travmaların tekrar sahnelendiği alanlardır.
Çocuklukta fark edilmeyen kişi, evliliğinde sürekli “görülmek” için çaba harcar.
3. Bağlanma, ihtiyaçtan ziyade duygusal açlıktan kaynaklanıyorsa; bu durum ilişki bağımlılığına dönüşür.
Bu da kişinin kendini yok saymasına neden olur.
4. İlişkinin süresi değil, içindeki duygusal derinlik kalıcılığı belirler.
On yıl süren bir evlilik, bazen bir yıl süren bir aşktan daha yüzeysel olabilir.
5. Sevgi, şefkatle ilgilidir; kontrol ile değil.
Karşı tarafı değiştirme arzusu, aslında kişinin kendi içindeki eksiklikleri bastırma çabasıdır.
6. Eş, bir aynadır.
Onu suçladıkça, aslında kendi gölge yönlerinle yüzleşmekten kaçınırsın.
7. Sürekli affetmek, sevgi değil; öz değersizlik belirtisidir.
İlişkide sınır koyamamak, kişinin kendi iç sesiyle çatışma içinde olduğunu gösterir.
8. Aşkın kimyası, çocukluk şemalarıyla birleştiğinde, yanlış kişilere “doğru” duygular yüklenir.
Bu nedenle bazı “yanlışlar” kalpten kolay kolay çıkmaz.
9. Evlilik, iki bedenin değil; iki ruhun ortak yolculuğudur.
Yalnızlığı iki kişiyle paylaşmak, bazen daha derin bir yalnızlık yaratabilir.
10. Gerçek sevgi, özgürleştiricidir.
Baskı, kıskançlık ve kontrol ise sevgi maskesi altında sunulan zehirdir.
Bir ilişki ya da evlilik yalnızca iki kişinin değil, aynı zamanda iki bilinçaltının çatışmasıdır.
Çoğu zaman insanlar birbirlerini değil, geçmişlerindeki yaraları severler.
Sevgi olarak algılanan şey, bazen onaylanma arzusudur.
Çocuklukta onay görmemiş birey, eşinden sürekli ilgi ve takdir bekler.
Terk edilme korkusu, genellikle suskunlukla kendini gösterir.
Bazı kişiler kaybetmemek adına konuşmaz, içine atar; ancak bu da yavaş yavaş yok oluşa yol açar.
Bağ kurmak ile bağımlı olmak aynı şey değildir.
Gerçek sevgi özgürlük verirken, bağımlı ilişki kişinin benliğini siler.
İlişkide yaşanan tekrarlar, geçmişte çözülmemiş meselelerin yeniden sahnelenmesidir.
Aynı tartışmalar ve kırgınlıklar, aslında içimizde çözüm bekleyen çocukluk çatışmalarıdır.
Mutlu evlilikler mükemmel olanlar değil, bilinçli olanlardır.
Sorunları bastırmak yerine yüzleşebilen çiftler uzun ömürlü olur.
Evlilik, bir anlaşmadan ziyade bir anlayış meselesidir.
Sadece imzalar değil, empati, sabır ve iç görü birliği oluşturur.
İlişkide en güçlü bağ, güven ve saygıdır.
Güvensiz bir ilişkide aşk olsa bile huzur sağlanamaz.
Gerçek sevgi, “seni seçiyorum” demek değil; her gün yeniden “seni seçmeye devam ediyorum” diyebilmektir.
Aşk geçicidir; sevgi ise seçimi sürdürme iradesidir.